Sitemizi okurken sayfalarda gördüğün, bazı kelimelerin anlamlarını burada bulabilirsin.
Algoritma: Matematik ve bilgisayar biliminde bir problemin çözümünde izlenecek yol anlamına gelir. Problemin çözümünün adımlar hâlinde yazılmasıyla oluşturulur.
Aritmetik: Matematik biliminin sayıları, sayıların özelliklerini ve bunlarla yapılan işlemleri konu alan kolu.
BAHARAT: Yiyecek ve içeceklere hoş koku ve tat vermek için kullanılan tarçın, karanfil, zencefil, karabiber gibi maddelere verilen isim.
BATERİ: Bir orkestrada vurmalı çalgıların tümü.
Cebir: Bir matematik kolu. Cebirde aritmetik işlemler sayılar dışında semboller kullanılarak da yapılmaktadır.
Denklem: Matematikte bazı bilinmeyen değerlerin bulunmasında kullanılan eşitlik.
Diyafram: Göğüs kafesimizin altında yer alan ve soluk alıp vermemize yardımcı olan ince ve geniş kastır. Yarım küre şeklindedir.
EKLİPTİK: Dünya’nın yörüngesinden geçtiği varsayılan düzleme Ekliptik veya yörünge düzlemi denir.
Endüstri: İnsanların bazı ihtiyaçlarını karşılamak için hammaddeleri yapılmış eşya hâline getiren işlerin bütününe denir. Endüstri denince akla fabrikalar gelir. Fabrikalar endüstri işlerinin yürütüldüğü yapılardır.
FİLİZLENME: Tohumdan veya tomurcuktan çıkan körpe ve küçük dal.
Fosfor: Kemik ve diş yapısında bulunur, onların sertliğini sağlar. Eksikliğinde kas zayıflığı, iştahsızlık, kemik ağrıları görülebilir. Sığır eti, balık, lahana, peynir, mısır, yumurta gibi besinlerde bulunur.
Fosil: Çok eski çağlarda yaşamış hayvanların veya bitkilerin öldükten sonra toprak altında kalması ile taşlaşarak günümüze kadar gelmiş izlerine ya da kalıntılarına verilen isim.
Kalsiyum: İnsan vücudu için kalsiyum çok önemli bir mineraldir. Kemiklerde ve dişlerde bulunur. Bu yapıların sertliğini sağlar. Süt, peynir, yoğurt gibi süt ürünlerinde bolca bulunur. Ayrıca yeşil sebzelerde, yumurta, fındık, fıstık, tereyağ ve balık gibi gıdalarda da bulunur.
Kazı: Yer altındaki tarihsel değeri olan şeyleri, yapıları ortaya çıkarmak amacıyla arkeologlarca toprağın belli kurallara ve yöntemlere göre kazılması, araştırılması.
KUMPİR: Özel fırında pişirilen iri patatesin içine peynir, mısır, bezelye gibi malzemeler konularak yapılan yiyecek.
Mitolojik: Çok eski zamanlara ait efsanelerin tümüne mitoloji denir. Mitolojiler insanüstü veya doğaüstü hikâyelerden oluşur. Mitolojiye ait olan şeylere de mitolojik denir.
Nakil: Bir yerden alıp başka bir yere iletme, aktarma, taşıma, geçirme, aktarım. OBUA: Tahtadan yapılmış, üst üste duracak biçimde iki dilli, hafif konik gövdeli, altı deliği ve on anahtarı bulunan, orkestralarda yer alan üflemeli çalgı.
OLTU TAŞI: Erzurum’un Oltu ilçesinde çıkan bir taş. Süs eşyaları yapımında kullanılır.
PEDİATRİ: Çocuk hastalıkları ile ilgili hekimlik dalı.
SEMER: Yük bağlamak veya üzerine binebilmek için eşek, katır, at gibi hayvanların sırtına konan, ağaç iskeletli bir araç.
SNOWBOARD: Bir kış sporudur. Bu sporu yapanlar iki ayağıyla tek bir tahta üzerinde durur. Karlı ve eğimli bir zeminden aşağı yönde kayar.
Serum: Vücudun su ihtiyacı yanında besleyici maddeleri de sağlayan ve damar yoluyla vücuda verilen sıvı.
SÜRÜNGEN: Sürünerek hareket eden hayvan sınıfı. Aynı zamanda kertenkele, kaplumbağa, timsah gibi bacaklı oldukları halde sürünür şekilde yürüyen hayvanlara da sürüngen denir.
Tuval: Üzerine resim yapılan, gerdirilmiş keten, kenevir veya pamuklu kaba kumaş.
USTURLAP: Gök cisimlerinin yükseltisini ölçmekte kullanılan araç.
Viyolonsel: Dört telli bir müzik aleti. Yeni
Zelanda: Büyük Okyanus’ta yer alan bir ada ülkes