Usta ve çırak ilişkisinden akademik öğretime Türkiye’de eczacılık

Avrupa’da olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de, 19. yüzyılın ortalarına kadar eczacılık mesleği bir ustanın yanında tamamen pratik yoluyla öğreniliyordu.

Avrupa’da olduğu gibi, Osmanlı İmparatorluğu döneminde de, 19. yüzyılın ortalarına kadar eczacılık mesleği bir ustanın yanında tamamen pratik yoluyla öğreniliyordu. Teorik öğretim, Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’de Eczacı Sınıfı’nın açılmasıyla başladı. Buraya girebilmek için rüştiye (ortaokul) ve idadi (lise) mekteplerini bitirmiş olmak gerekiyordu. Bu mekteplerde öğrenime devam etmek isteyenler için, özel olarak öğrenci yetiştiren rüştiye ve idadiler de vardı.

Türkiye’de ilk eczacılık eğitiminin yapıldığı kuruluş olan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’nin Sultan II. Mahmud tarafından açıldığı 14 Mayıs günü Eczacılık Günü olarak kabul edildi.

Eczacı ve veteriner rüştiyesi Eyüp’te, tıbbiye idadisi ise Çengelköy’deydi. Sınıftan fakülteye uzanan yol Eczacı Mektebi tıp fakültesine bağlı olarak 1909’da yerleştiği Kadırga Meydanı’ndaki Menemenli Mustafa Paşa Konağı’nda diş hekimliğiyle birlikte öğretim veriyordu. Mektebe 1924’ten itibaren lise çıkışlı öğrenciler alınmaya başladı.

Öğretim süresi üç yıl olan okulda öğretim programı olarak Paris Eczacılık Fakültesi programlarına yakın bir program uygulanıyordu. Öğretim programında zaman zaman değişiklik yapıldı; bazı derslerin okutuldukları yıllar değiştirilirken, programa bazı yeni dersler eklendi.

Türkiye!de eczacılık serüveni

Türkiye’de eczacılık öğretim kurumları uzun süre Eczacılık Mektebi, Eczacı Sınıfı veya Eczacı Şubesi gibi isimler altında fakat daima Tıp Mektebi veya Fakültesi’ne bağlı olarak idare edildi. 1933 reformuyla eczacılık öğretiminin yüksek bir seviyede yapılabilmesi için Avrupa’dan bazı öğretim üyeleri (K. Bodendorf, C.H. Brieskorn, P. Duquenois, A. Heilbronn ve L. Rosenthaler) getirilmiş olmasına karşılık, öğretimde istenen olanaklara, yeterli binaya, araştırma laboratuarlarına ve öğretim elemanlarına sahip olunamadı. Bu nedenle Ecz. Prof. Sarım Çelebioğlu, 1950’den itibaren eczacılık öğretiminin çağdaş düzeye erişebilmesinin ancak eczacı okulunun fakülte haline getirilmesiyle mümkün olabileceği düşüncesini tekrar ortaya attı. Çelebioğlu, sonunda okulun fakülte haline getirilmesi için verdiği uğraşta başarılı oldu ve bir süre de eczacılık fakültesi öğretim üyesi olarak çalıştı.

Eczacılık öğretim kurumunun fakülte haline gelmesinin yararlarını savunanlardan biri de Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Materia Medika (İlaç Bilgisi) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Suner olmuştur. Onun başarılı ve akıllı çalışmalarıyla Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Profesörler Kurulu, Ankara’da bir eczacılık fakültesi açılması kararı almış ve bu karar uyarınca Türkiye’nin ilk eczacılık fakültesi Ankara Üniversitesi bünyesinde kurulmuştur. Eczacılık Günü Pek çok meslekte olduğu gibi eczacılık mesleğinde de sorunların, meslekteki gelişmelerin ve gelecekte yapılması düşünülen işlerin toplu olarak görüşülebileceği bir Eczacılık Günü olması eczacıların süregelen beklentilerinden biriydi. Bu bağlamda özel bir gün belirlenmesiyle ilgili karar Türk Eczacıları Birliği’nin 1958 tarihinde yaptığı 3. Büyük Kongre’de alındı.

Bu karar, Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin Eylül 1967 tarihli toplantısında görüşüldü ve Türkiye’de ilk eczacılık eğitiminin yapıldığı kuruluş olan Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’nin Sultan II. Mahmud tarafından açıldığı 14 Mayıs günü Eczacılık Günü olarak kabul edildi. İlk Eczacılık Günü toplantısı ise 14 Mayıs 1968 tarihinde İstanbul’da yapıldı.

 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.